DONDURULMUŞ İNSANLAR & CRYONICS PROJESİ
100 YIL SONRA UYANMAK İSTER MİYDİNİZ?Dünyanın dondurulmuş ilk insanı James Bedford, cryo tüpü içindeki bekleyişinin 50. yılını tamamladı. Dondurulan insanları hayata döndürmek henüz mümkün olmamasına rağmen bu özel dondurma işlemi kendi endüstrisini yaratmış durumda.
Vanilla Sky, Forever Young gibi birçok bilim-kurgu yapımına konu olan insanları dondurarak hayata döndürme fikri aslında gerçek hayatımıza düşündüğümüz kadar uzak değil. Çoğumuza imkânsız gelse de günümüzde bilmedikleri bir geleceğe uyanmayı bekleyen 250’den fazla dondurulmuş insan var.
1960’larda bir grup bilim insanı, insanları dondurma projesi üzerine deneyler yapmayı hızlandırdılar. Planlarına göre gelecekte gelişen teknoloji ile dondurulan insanların hastalıklarını tedavi etmek ve onları hayata geri döndürebilmek mümkün olacaktı.
Teknolojik gelişmeler henüz dondurulmuş insanların yaşamasını sağlayacak seviyede değil. Buna rağmen her geçen gün insan dondurma yöntemine talep artıyor. Teknolojik gelişmelerden umutlu 1500’den fazla insan öldükten sonra dondurulmak için sözleşme imzalamış durumda.
Fikrin Doğuşu
Bu fikri ilk ortaya atan Amerikalı yayımcı, yazar, mucit, felsefeci, bilim insanı, siyasetçi ve diplomat Benjamin Franklin’dir. 18. yüzyılda ünlü tıp araştırmacılarından Jacques Dubourg'a yazdığı mektupta “Keşke insanları dondurup ileride uyandıracağımız bilimsel bir metot mümkün olsaydı. Bu sayede Amerika’nın 100 yıl sonrasını bir günlüğüne görebilmeyi, ardından ölmeyi bile kabul edebilirdim. Bunu normal bir ölüme kesinlikle tercih ederdim. İleride bilimimizin bunları da başaracağından hiç şüphem yok.” diye bu konudaki düşüncelerini belirtmiştir. 200 yıl sonra bu mektuptan etkilenen Fizikçi Robert Ettinger de bunun üzerine araştırmalar yapmış ve bunun ancak ölüm anında gerçekleşebileceğini öngörmüştür. Ayrıca kendisi Cryonics terimini ortaya atan ilk kişidir. Daha sonra bu fikirler daha ciddi bir şekilde ele alınarak araştırmalar yapılmış ve yeterli düzeye ulaşılınca Cryonics Enstitüsü kurulmuştur.
Dondurulan İlk İnsan
İlk dondurma işlemi 12 Ocak 1967 yılında yapılmıştır. Dondurulan ilk insan ise Kaliforniya Üniversitesi'nde psikoloji profesörü olan James Bedford'dur. İlerleyen yıllarda onunla birlikte 8 kişi daha dondurulmuştur. Fakat 1979 senesinde dondurulan 9 kişinin vücutlarının feci bir şekilde çürüdüğü görülmüştür. İçlerinden ancak Psikoloji Profesörü James Bedford kurtarılabilmiştir. Enstitüdeki soğuma sistemindeki arıza yüzünden gerçekleşen bu olay enstitünün bütün gözleri üzerine çekmesine neden olmuştur. Oldukça fazla tepki alan Cryonics Enstitüsü bu olaydan sonra bir süreliğine piyasadan çekilme kararı almıştır. Ancak yine de vazgeçmemiş kendilerini çok daha fazla geliştirerek günümüzde kullandıkları dondurma teknolojisinin temellerini atmışlardır. Yani derin dondurucuda et dondurma mantığıyla insan dondurma devri son bulmuştur. Onlar gibi araştıran diğer enstitüler de dondurulan bedenlerdeki hücrelerin zarar görmemesi için buzlanma önleyici kimyasallar kullanmaya başlamışlardır.
Cryonics Projesi’nin esin kaynaklarından biri de kış uykusuna yatmadan önce kendini donduran bir kurbağa cinsidir. Bu kurbağa kendini dondurarak adeta bir taşa dönüşüyor, kış sonunda eski vücut ısısına dönerek hayata devam ediyordu. Amerikalı bir bilim adamı da tıpkı bu kurbağada olduğu gibi ortaya atılan Cryonics düşüncesinin gerçekleşme ihtimalini test etmek istiyordu. Bunun için 1992 senesinde 3,5 yaşındaki köpeği Miles’i bir Cryonics enstitüsü sponsorluğunda dondurma kararı almıştı. Köpeğin önce kanı çekilmiş daha sonra dondurularak öldürülmüştü. Bu şekilde 70 dakika bekleyen köpeği tekrar hayata döndürmek için işlemlere başlanmıştı. İlk olarak kanı tekrar damarlarına enjekte edilmiş, hemen sonra vücut ısısı eski haline getirilmişti. Köpek sanki hiç dondurulmamış gibi yaşama tekrar dönmüştü. Ayrıca huyları ve karakter özelliklerinin hiçbirinde bir değişme olmamıştı. Bu deney bilim adamları için çığır açıcı nitelikteydi. Aynı zamanda dondurulan bir canlının hayata aynı şekilde döneceğini kanıtlayarak Cryonics Projesi’nin en büyük destekçisi ve kanıtı olmuştu.
Dondurma İşlemleri
Elbette dondurma işlemlerine ancak birey öldükten sonra başlayabiliyorlar. Burada önemli olan ise ölümden sonra bireye bir an önce ulaşıp müdahale edebilmektir. Bunun için Cryonics enstitüleri üyelerine içerisinde kişinin ölümünden sonra ne yapmaları ve nereye başvurmaları gerektiğini açıklayan bileklik ve kolyeler dağıtmışlardır. İçlerinde ölümü gerçekleşmiş bireye otopsi yapılmaması, kanın pıhtılaşmasını önleyici heparin enjekte edilmesi, başının çevresine buz konulması gibi uyarılar ve başvuru yapacakları adres bilgileri yazıyor. Böylece üyelerden birisi öldüğünde yakınları veya sağlık kuruluşları tarafından gerekli müdahaleler yapılabiliyor. Bütün bu koşullara uyulduktan sonra Enstitüye ulaşan hasta için derhal işlemlere başlanıyor. İlk olarak damarlardaki kan çekiliyor, yerine buzlanma önleyici kimyasal madde enjekte ediliyor. İşlem tamamlandığında kesikler dikiliyor. Edep açısından hasta hafif bir örtü ile giydiriliyor. Daha sonra soğutma işlemleri için soğutma ünitesine alınan hasta ısı yalıtımlı çantaya konuluyor. Vücudu 5,5 gün içerisinde -196 dereceye kadar soğutuluyor. Soğutma işleminin sonunda hasta soğutma ünitesinden ayrılarak içi nitrojen dolu büyük metal silindirlere taşınıyor. Bu şekilde işlem son buluyor ve tekrar hayata dönme umuduyla dondurulan diğer insanlar arasına bir yenisi daha ekleniyor.
İşlemin Maliyeti Ne Kadar?
Dondurma işlemini yaptığı bilinen 6 enstitü bulunmaktadır. Bunlardan en uygunu Cryonics Enstitüsü’dür ve burada bütün vücut dondurma işlemi 28.000 dolardır. Piyasadaki en pahalı enstitü ise Alcor’dur. Orada ise bütün vücut dondurma işlemi 200.000 dolardır. Bütün vücut diyorum çünkü tercihe göre sadece kafasını dondurmak isteyenler de bulunmaktadır. Bunun nedeni insan için önemli bilgilerin beyinde bulunması ve ilerideki teknolojiyle bir hücreden beden yapılabileceği inancıdır. Fakat bu düşünceyi her enstitü kabul etmez ve uygulamaz. Alcor, baş dondurma işlemini kabul eden enstitüler arasındadır. Bu işlem için de 80.000 dolar istemektedirler. Sizi bilemem ama ben bu parayı ödesem kahrımdan ölerek olan ömrümü de kısaltırdım. Ayrıca günümüzde bile nüfus artışı bu denli sorun oluştururken teknolojinin ilerleyip hastalıklara çare bulunulan yıllarda hayli soruna yol açması kaçınılmazdır. Böyle bir durumda bırakın başka bir dönemden insan canlandırmayı kendi çağlarındaki doğumlara bile sınır koyacaklardır. Ki biz burada 5 10 kişiden değil tamamen başka bir dönemden gelmiş, hayata yeniden adapte olmaya çalışacak 300’ün üzerinde insandan bahsediyoruz. Şimdi için 300 dediğimiz sayı, ilerleyen dönemlerde bu hızla artmaya devam ederse binlere ulaşacaktır. Bir başka konu da uzmanların yaklaşık 200 sene içerisinde onları hayata döndürecek teknoloji gelişir dedikleri sürede bu şirketlerin iflas etme olasılığıdır. Zira ölü oldukları için ve onları savunacak bir yakınları olmadığı için kimse hak da talep edemeyecektir. Daha bunun gibi mantığa uymayacak bir sürü ayrıntı var. Yani demem o ki ölüm Allah’ın emridir, önemli olan yaşamı uzatmak değil ömrün kısacık da olsa fikirlerinle iz bırakabilmektir. Çünkü ölümsüz olan bedenler değil fikirlerdir.
Comment: 0